16 Ekim 2011 Pazar

     Yağmur damlaları ne güzel vuruyor cama. Keşke ev biraz daha sıcak olsa. Ya da şöminenin başında şarap yudumluyor olsak ne bileyim daha anlamlı olabilirdi belki. Saçım başım berbat durumda, duş almam lazım, üşeniyorum. İyice miskinleştim iki gündür. Kendimi işe yaramaz hissediyorum, günler boşuna geçiyor gibi, sadece geçmiş oması için.
Kullandığım ilaçtan mıdır nedir, her gece karışık ve atraksiyonlu rüyalar görüyorum. İçimdeki her şey rüyalarımda yaşanıyor sanırım. Ah bir de ben tatmin olabilsem. Sabah uyandığımda dudağım uçuklamıştı, artık haddeye geldim. Normal şartlar altında dün ya da bugün doktora gitmem gerekiyordu, randevu almadım, gitmedim. Hiç içimden gelmiyor ona gitmek de. Ne yapacağını zaten biliyorum, onun bile heyecanı kalmadı artık.
     Çok param olsa kocaman bir evim olurdu. Her odası farklı olurdu. Kostümler, doğal taşlar, peruklar, mitolojik eserler, kitaplar, balıklar,... Mesela bir odada tarot kartları doğal taşlar uzun şallar etekler falan olurdu. Başka bir odada renk renk peruklar, abartılı kıyafetler. Diğerindeyse kocaman tahta bir kitaplık uzun bir merdiven, daktilo, pipo. Bir odada alkol, sigara, zararlı maddeler, jiletler. Bahçede organik besinler, dut ağaçları. Bir gün kendimi namaza duaya verir, diğer günse önüme gelen bütün yabancılarla ilişkiye girerdim.
     Çok param, çok özgürlüğüm olsa, hiç düşünmeden isteğim an istediğim kişi olurdum. Böyle tek başıma oturup zamanın geçmesini beklemezdim. Benim için üzülecek kimse olmasa, gerçek anlamda yaşayabilirdim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder