9 Ekim 2011 Pazar

Doktor Kontrolü

       Ben, dün ondan ayrıldığımı sanıyordum, hatta bütün gece bu yüzden uyku bile uyuyamadım ama meğer o benimle aynı fikirde değilmiş. Aradı konuştuk daha içimdekileri tam olarak atamadım ama birlikteyiz sanırım yine. Söylediğine göre çok kıskanıyormuş beni bu yüzden de engel olmaya çalışıyormuş bazı şeylere. Askere gidecekmiş sonra da evlenecekmişiz. Hadi bakalım  hayırlısı. Bakalım ne kadar sürecek bu planları.
    Sabah erkenden kalkıp hastaneye gittim psikiyatrist kontrolü için. Biraz geciktiğim için beklemek durumunda kaldım. Bir kadın, küçük kızı ve kadının annesi vardı. Sıradaki başka bir kadın küçük kıza sorular soruyor onunla ilgileniyordu ki, kız bir anda kadını tersleyiverdi. "ben sana cevap vermek zorunda değilim, tamam mı" dedi. Hemen annesi ve anneannesi müdahale ettiler duruma ve kızdan özür dilettiler. Kadının suratıysa kıpkırmızı olmuştu. Kırılganlığını gizleyebilmek için anlayışlı davranıp kıza başka sorular sormaya devam etti. O an o kadının yerinde olmak istemezdim. Muhtemelen aynı şeyleri hissediyor olurdum onunla. Belki daha fazlası ama eksiği değil. Bense çok şık bir şekilde giyinmiş, oraya sanki farklı bir yerden ışınlanmış gibiydim. Kendimi kötü hissettim bir anda. Utanç duyan birinin bulunduğu ortamda güçlü bir şekilde duruyordum. Bu beni çok ama çok rahatsız etti. Tüm olanları önemsememiş, görmemiş gibi davranmaya çalıştım.
    Sonra onlar girdi içeriye, şımarık kız annesinin peşinden atladı hemen odaya. Kapı açılıp kapandıkça kolonun arkasına doğru girmeye çalışıyordum, doktor beni fark etmesin diye. O sırada mantıklı geliyordu yaptığım, oysa şimdi düşünüyorum da ne kadar komikmiş. Biraz uzun sürdü görüşmeleri. Etrafı inceledim hoş biri yoktu. Kadınlar çirkindi. Erkeklerse kaba. Orta yaşlı bir adamın yanında çirkin ve sessiz bir kız vardı. Ne hastası olabilirdi acaba, tahmin yürütmeye çalıştım, aklıma hiçbir şey gelmedi. Az önce terslenen kadın, ayağa kalmış "off" luyor ellerini gerdanına götürerek kendini rahatlatmaya çalışıyordu. Ama çok da abartılı değildi davranışları. Onu gördükçe, farkında olmadan ben de onun gibi davranmaya başlamıştım. Sonra bir baktım ki kadının gerdanında kızarıklıklar vardı. Belki de o sırada hepsini. Acaba o da benim gibi borderline olabilir miydi. Gözlerine baktım, aynı anlaşılmamışlık vardı. Belki o da benim gibiydi...
    Nihayet üç kuşak üçlüsü dışarıya çıkabildi ve o çirkin kızla babası amcası ya da her neyiyse işte içeri girdiler.
Bir kadın daha vardı sırada 55-60 yaşlarında. Akli dengesi tam olarak yerindi değildi sanırım. Yanında kızı ve kocası vardı ve kadının kaçmasına, doktorun odasına girmesine engel olmaya çalışıyorlardı. İkisi de o kadar iyi davranıyorlardı ki kadına, kızı sanki ona annelik yapıyor, kocasıysa bütün sevgisini veriyordu. İlginçti bu kadar sevgi olması. Asıl ilginci bu kadar sevgiye rağmen öyle olmasıydı belki de. Bir çocuğunu kaybetmiş olabilirdi belki, ya da başka herhangi bir şey bilmiyorum. Benden sonra girecek olan kadın (şımarık çocuk tarafından terslenen kadın) sırasını ona vermek isteyince ben de sıramı verdim.
     Onların çıkmasını beklerken oturmuştum kapının yanındaki sandalyeye. Yanıma bir kız oturdu, o da çirkin ve bakımsız hele biraz da pis gibiydi. Başımı ona doğru çevirdim "sen de nereden çıktın" der gibi elinin tersiyle göz yaşını sildi. Yine şahit olmamam gereken bir olaya tanık olmuştum. Yine kötü hissettim ama daha az kötü. Usulca diğer tarafa çevirdim başımı.
    Sıra bana geldi. Odaya girdim bir anda bomboş geldi içerisi. Hastanın oturması için koyulan sandalye, önceden doktor masasının tam karşısındayken, şimdi tam çaprazına odanın ücra kısmına koyuluştu. Nasıl olduğumu sordu, kötü olduğumu ve ilacın bu dozunun hiçbir işe yaramadığımı söyledim. Fiziksel yan etkilerini sordu. 10 gün sonra tekrar görmek istediğini, ilacın dozunu ayarlayacağını söyledi. Biraz karşı çıkmaya çalıştım ilaçla ilgili fayda etmedi, apar topar gönderdi beni. Benimle birlikte o da çıktı.
İşte en kötü halimdeydim. Kendimi hastaneden dışarı nasıl attığımı bilmiyorum. Hemen karşıdaki parka gidip oturdum biraz ağladım kimseye belli etmeden. Bu sebeple ağlamayı kendime yediremediğim için sinirlendim. Ağladıkça ağlayasım gelmesin diye en yakın arkadaşımı aradım.
     Bugün çok öfkelendim doktora, zaten hep terapiye başlamayı erteliyor. Zihnimin buna hazır olması lazımmış. Ama artık bunalıyorum ben ona duyduğum güven sarsılmaya başlıyor. O kadar sinir bozucu bir şekilde davrandı ki. Sürekli diğer ismimi söyleyip durdu, halbuki bana kimse o isimle hitap etmez. Şimdi düşünüyorum da belki kullandığım ismi söylese biraz daha iyi hissedebilirdim. Bir de benimle birlikte kapıdan çıkarken omuzuma dokundu. Kendince bana güven veriyor, daha da sinirim bozuldu ama benim. 
     Gerçekten soğudum artık o adamdan. Bundan sonra eskisi kadar seveceğimi sanmıyorum. Keşke nefret etmiş olsaydım, o zaman yine sevebilirdim en azından. Ama ben çok soğudum. Bundan sonrası nasıl olacak bilmiyorum. Sürekli git gellerle, tedaviye karşı duyduğum heyecanı da kaybettim. Ama yapmam gereken, devam etmek. Kendim için bunu yapmalıyım. İçim almasa da bırakmamalıyım. Çünkü kendim için yapabileceğim tek şey ne yazık ki bu...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder