26 Ekim 2011 Çarşamba

     Hayat o kadar yorucu ki son zamanlarda benim için, düşünmeye bile çok fazla zaman ayıramıyorum. İş yerinde her gün bir stres ve yoğunluk. Zevk alarak yapmadığım bir işin yoğunluğu beni biraz olsun rahatlatıyor. En azından sevip sevmediğimi sorgulama imkanım olmuyor.
    Şu an benim için en uygunu bu ve ben bu işte çalışıyorum. Belki bir gün çok daha güzel bir yerlere geleceğim ama bunun için oldukça zaman var. Çünkü ilk önce beynimin boşalması gerekiyor. Ve elbette ki istikrar.
    Öğrendiğime göre zeka ne kadar fazla olursa beyindeki bağlantılar o kadar karışıyormuş. Bu yüzdenmiş zeki insanların, hayatlarıyla uyum sorunu yaşamaları. Bense çoğu kez rol yapıyorum, sadece çok yakından tanıyanlar zeki olduğumu düşünüyorlar. Doktorum da dahil buna.
    Doktor demişken 2 haftadır geciktiriyorum randevuyu. Bu hafta da almazsam oldukça zorlaşacak artık. Bir şey engel oluyor bana, "boş ver sonra alırsın" diyor. Yine kendi kendimi baltalamaya başladım sanırım. Biraz da doktorun son kontroldeki tutumundan kaynaklanıyor olsa gerek.
    Arkadaşlarım arıyor, mesaj atıyorlar cevap vermiyorum. Halbuki o anda müsait de oluyorum ama gelmiyor içimden. Yine aynı şey tutuyor işte beni. İnsanlar uzaklaşınca da yana yakıla aramaya çalışıyorum onları ve sonunda yine yalnız kalıp öfkeleniyorum.
   İlacımı kullanmaya devam ettiğim için karmaşık rüyalarım da sürüyor. Yine de biraz azalmış gibiler. Bazen çok heyecan duyuyorum rüyalarımda, bazense korkularım ortaya çıkıyor. Her ikisi de sinir bozucu.
Yorgunluk, yoğunluk iyi hoş da bir de ben kaybolup gidebilsem kendi hayatımda ne kadar güzel olacak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder