16 Aralık 2010 Perşembe

Hoşgeldiniz

      Öncelikle merhaba demek istiyorum hepinize. Bu bloğu yazıp yazmamak konusunda çok düşünüm. Endişelerim, son derece kişisel ve bir o kadar da belirsiz olmasından kaynaklanıyordu. Ama artık bir yerlerden başlamam gerektiğine inanıyorum. Tüm blog yazarları gibi benim de anlatacaklarım var elbette. Hem de hiç azımsanamayacak düzeyde. Belki de yazmazsam daha fazla tahammül edemeyeceğim kendimi içine soktuğum bu büyük aşka.
      Evet aşk hakkında anlatacaklarım. Belki çok basit belki de son derece karmaşık gelecek sizlere zaman zaman. Oysa ki ben ve yıllardır süren ilişkim, ikimiz de öylesine karmaşığız ki. Bir de sevgilim elbette... Bizler normal olmaktan uzak kişiliklerde insanlarız. Dürüst olmak gerekirse, ayrı ayrı ele alındığında ikimizin de kişiliği son derece hastalıklı. Kabul etmesi zor da olsa  psikiyatri bu yönde konuşuyor ne yazık ki.
      Ben sizlere borsist bir aşkı anlatmaya çalışacağım dilim döndüğünce. "Borsizm" diye adlandırarak haddime düşmeyerek yeni bir terim uydurmuş bulundum sanırım. Ancak asıl kastettiğim, birbirine çok benzeyen fakat bir araya geldiğinde zıtlıkları arasında tahammül sınırını zorlayan iki hastalık: borderline ve narsizm. Ve biz bu iki kişilik, tek bir noktada birleştik. Belki de hayatımızdaki tek gerçek ya da en büyük yalan: aşk bizi var eden.
      Lafı daha fazla uzatmadan cümlelerime son vermek istiyorum. Umarım bu noktadan sonda da ilginizi çekmeyi başarabilirim. Sevgilerle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder